Bir takımda işler yolunda gitmeyince yöneticilerin direk
kapısını çaldığı teknik adamlar vardır. Kapısını açmaya niyetlenen bu teknik
adamların yol alması muhtemel yani gitmesi olası şehirler ile farklı bir uyumu
olduğu şüphe götürmez. Bahsi geçen teknik direktörlerin gittiği takımlar
üzerinde sihirli dokunuşları çoğunlukla olumlu yönde olur. Bazen komadaki
takıma hayat verirler, bazense ligin yosunlaşmış yani orta sıralarda mekik
dokuyan o ana kadar hiçbir iddiası olmayan takımların var olan dinamiklerini
harekete geçirip hedefe oynamasına (Play-Off-şampiyonluk) vesile olurlar.
İsmail Ertekin, nam-ı diğer Trapattoni şu sıralarda Bandırmaspor’da otoritelere
göre mucizeler yaratıyor. Fakat yaşlı kurdu yakından tanıyanlar söz konusu
başarının tesadüf olmadığını çok iyi biliyorlar.
1959
yılında Bursa’da dünyaya gelen İsmail Ertekin, futbola doğduğu şehrin takımında
başladı. Sonraki kariyeri Kütahyaspor, Boluspor, Sönmez Filamentspor ve
Bozüyükspor diye devam etti. Kısa futbol kariyerinde beş yıl Süper Lig olmak
üzere 2. Lig ve 3. Lig’de yani bir bakıma bütün klasmanlarda boy gösterdi. Otuz
yaşında futbola veda etti ve 1,5 yıllık tatilin ardından antrenörlüğe başladı.
Bursaspor A-takımında ve altyapısında toplam dokuz yıl görev yaptıktan sonra
kısa bir Akdeniz turuna çıktı. Rota Adana’daydı ve Nejat Biyediç’in
yardımcılığını yapacaktı. Oradaki görevi sadece dört ay sürdü. 1999’un kış
aylarında boşa çıkan İsmail Ertekin’e bu süre zarfında çeşitli kulüplerden
teklifler geldi. Fakat hoca gelen tekliflerin hepsini reddetti. Artık yardımcı
antrenör olarak görev yapmak istemiyordu zira geride bıraktığı dokuz yıllık
hocalık kariyerinde hep yardımcı antrenör olarak çalışmıştı. Antrenörlükteki
kariyer yelpazesinde genç oyuncular misali altyapıların, alt liglerin tozunu yutmuştu,
yani bir bakıma pişme evresini tamamlamıştı. Hoca bu konudaki ısrarını sürdürdü
ve tam iki yıl sonra şans kapıyı çaldı. Kapının ardındaki takım Oyak
Renaultspor’du. 2001 yılında 3. Lig’de kümede kalma mücadelesi
veren Bursa ekibinin başına geçen Ertekin, ilk deneyiminde şüphesiz başarılı
bir grafik çizdi ve ligin dibinden aldığı takımı sekizinci sıraya taşıdı.
Yönetime ‘şampiyonluk için bana sadece üç yıl verin’ diyen İsmail Hoca verilen
güveni boşa çıkarmayacaktı fakat Bursaspor sevdası yüzünden şampiyonluğu
göremeden takımdan ayrılacaktı. Oyak Renaultspor bir sonraki sene ligi düşme
potasının 11 puan üzerinde, sekizinci sırada tamamladı. 2003-2004
sezonunun Mart aylarında Oyak Renaultspor’u zirve yarışı içerisindeyken
bırakmak zorunda kalan ve Bursaspor’un yolunu tutan İsmail Hoca, sene sonunda
hem sevinip hem üzülecekti. Zira iki aylığına yardımcı antrenör olarak gittiği
Bursaspor hazin bir sonla küme düştü, Oyak Renaultspor ise şampiyon olup 2.
Lig’e yükseldi. Gelen şampiyonlukta şüphesiz İsmail Ertekin’in payı büyüktü,
lakin elde edilen başarı üç yıllık birikimin ürünüydü. Bursaspor’un küme
düşmesinin ardından İsmail Hoca bir süre dinlenmeye koyuldu.
2004-2005 sezonunun henüz başlarında 3. Lig ekibi
Turgutluspor’dan gelen teklif üzerine sahalara dönen tecrübeli teknik adam rüya
gibi bir sezon geçirecekti. Göreve geldiğinde Manisa ekibi ligin dibindeydi,
kuşkusuz hedef kümede kalmaktı. Fakat tecrübeli teknik adam fazlasını
yapacaktı. Yine o bilindik mütevazi ve realist bakış açısıyla yaptığı açıklama
kırmızı-siyahlılar için güzel günlerin habercisiydi aslında…
‘Turgutlu’ya
güzel futbol oynatmaya geldim. İşimiz zor ama mucize yaratacağız’
İsminin başına Trapattoni koyulmasına vesile olan o sene
İsmail Ertekin, Turgutluspor’u şampiyonluğa ulaştırdı. Uçurumun kenarından
aldığı takımı, bitime iki hafta kala 2. Lig’e taşıdı. 46 yaşında ilk
şampiyonluğuna ulaşan hocaya artık Trapattoni denmeye başlandı. Bunun sebebini
Turgutluspor taraftarları, hem İtalyan teknik adama benzerliği hem de elde
ettiği başarısı olarak açıklıyor. “Şampiyonluk geldi, dertler bitti” mottosu
her zaman olduğu gibi yerini bulmadı. İsmail Hoca, Turgutluspor yönetimiyle
anlaşamayarak takımdan ayrıldı. Sonraki yıllarda ülkenin bir zamanlarki
payitahtlarında ve Bozüyük civarlarında görev aldı. Fakat buralarda bir türlü
istediğini bulamadı. 2008-2009 sezonunun son haftalarında Bandırmaspor’dan
gelen teklif üzerine bordo-beyazlıların yolunu tutan Ertekin’in Balıkesir
futboluna çağ atlatacağı kimsenin aklının ucundan geçmiyordu. Zira hocaya, her
teknik adam gibi gelip geçici sevda gözüyle bakılıyordu. Fakat yaşlı kurt kısa
zamanda destan yazacaktı…
2008-2009 sezonunun son döneminde takımın başına geçen
İsmail Ertekin’in tek hedefi zirve yapacak takım yaratmaktı. Yaz aylarında
takım iskeletini bozmadan eski oyuncularını ve ligin önemli isimlerini kadroya
katarak hedef yolunda rengini belli etti. Takıma kazandırdığı isimleri de cüzi
ücretlerle Bandırma’ya getirtti. Kademe grubunu Balıkesirspor’un bir puan
gerisinde ikinci sırada tamamlayan Bandırmaspor, yükselme grubuna kalmaya hak
kazandı. Yükselme grubunda en büyük rakibi Balıkesirspor’a beş puan fark atan
bordo-beyazlılar bitime iki hafta kala şampiyonluğu garantiledi. Ayrıca
Siirtspor’a çelme takarak ezeli rakipleri Balıkesirspor’un 2. Lig’e
yükselmesine vesile oldular. İsmail Hoca’nın başarısı tabii ki buraya kadar
değildi. 2010-2011 sezonunda takımı şampiyonluk yarışına sokması kuşkusuz
beklenen bir şey değildi. Lakin Kırmızı Grupta Balıkesirspor orta sıralarda
mekik dokuyordu ve Ban Ban onlara kıyasla 1. Lig mücadelesi içerisindeydi.
Bordo-beyazlılar rüyadan bitime üç hafta kala uyandı ve Yeni Malatyaspor
mağlubiyeti sonrası İsmail Hoca görevinden istifa etti. Yaşlı kurdun
şampiyonluk için bir ihtimali (Play-Offlar) daha vardı. Fakat Ertekin takıma
daha fazla zarar vermek istemediğini belirterek takımdan ayrıldı. Bandırmaspor,
Play-Offlarda önce Beypazarı Şekerspor’u, devamında Adana Demirspor’u yenerek
finale yükseldi. Finalde hazin bir skorla vizeyi Sakaryaspor’a kaptırdılar.
İsmail Ertekin iki yılda şüphesiz Bandırmaspor’a altın yıllarını yaşattı. Kalsa
belki de takımı bir üst lige çıkaracaktı veya 1. Lig’i daha erken görecekti ama
hoca takımı düşündü ve Balıkesir şehrinde efsane olma yolundaki ilk adımlarını
böylece atmış oldu.
2011-2012 sezonunun Ekim aylarında zor durumdaki Oyak
Renaultspor’dan gelen çağrı üzerine Bursa’nın yolunu tutan İsmail Hoca,
çoğunluğu Bursaspor ve Bursa Amatör Küme takımlarından transfer edilen genç
oyunculardan kurulu takımı kümede tutmayı başardı. Bir görevi daha başarıyla
atlatan yaşlı kurt yeniden beklemeye koyuldu. 2012-2013 sezonuna amiyane
tabirle yedekte başlayan Ertekin, yine gelecek zor teklifleri bekliyordu. O zor
teklif Aralık ayında Balıkesirspor’dan geldi. Kırmızı-beyazlılarda teknik
direktör Mesut Dilsöz, yönetim ile fikir ayrılığına düştüğünü açıklamış ve
görevinden istifa etmişti. Mesut Hoca takımı zirvede bıraktı ve bayrağı taşıma
vakti İsmail Ertekin’deydi. Tecrübeli teknik adam şayet Mesut Dilsöz gibi işine
karışılır ise Balıkesir’de bir dakika dahi durmayacağını açıklamış, böylece
kırmızı çizgilerini açıkça belli etmişti. İsmail Hoca şehre uzak biri değildi
zira üç yıl önce Bandırmaspor’u 2. Lig’e çıkarma başarısı göstermişti. Bu
aslında İsmail Ertekin’in Balıkesir’de efsane olma yolundaki ilk adımıydı ve
bir sonraki adımı, devamında zirve noktasına varışı sadece iki buçuk yıl
sürecekti. Dediğimiz gibi Mesut Dilsöz’den aldığı bayrağı muzaffer bir edayla
taşıyan kurt hoca Balıkesirspor’u ligin bitimine iki hafta kala şampiyon yaptı.
Bu hocanın kariyerindeki üçüncü, Balıkesir’deki ikinci
şampiyonluğuydu. Balıkesirspor artık 1. Lig’deydi, yani 38 yıldır hasret
duyduğu Süper Lig’in bir klasman altındaydı. İsmail Ertekin takımın iskeletini
bozmadan yola devam etti. Yetenekli birkaç yerli oyuncu ve kısa vadede net
katkılar sağlayacak üç Afrikalının transfer edilmesini istedi. Yönetime sunduğu
rapor çok külfetli değildi, ligin şartlarına nazaran pek cüzi sayılacak ücretlerle
takım yaratmaya çalıştı. “Ben bunları istiyorum” deyip köşeye çekilmedi, bazı
transferlerde bizzat kendisi rol aldı İsmail Hoca. Sezon başlarken
kırmızı-beyazlılar için yapılan yorumlar, düşme potasının etrafında mekik
dokuyacakları yönündeydi. Balıkesirspor’un bırakın şampiyonluğu görmesi,
Play-offa kalmasına bile ihtimal verilmiyordu. Fakat Balıkesirspor ligin
başından sonuna kadar hep zirve yarışının içerisindeydi. Kuşkusuz bu
performansları herkesi şaşırttı. Ligin sonuna gelindiğinde kırmızı-beyazlılar,
Medipol Başakşehir’in ardından Süper Lige yükselmeyi başardı. Mucize
gerçekleşmişti ve 39 yıllık hasret sona ermişti. Balıkesir bir rüya içindeydi
ve uyandıklarında kendilerini yine aynı yerde bulacaklardı.
Balıkesirspor, Süper Lig macerasına hayal ettiği gibi
başlayamadı. İsmail Hoca kuşkusuz şanssız bir süreç geçirdi ve 10. haftaya
gelindiğinde kırmızı-beyazlılar topladığı beş puanla ligin dibindeydi. Ertekin
takıma daha fazla zarar vermemek adına yönetimle görüşerek istifasını verdi ve
takımdan ayrıldı. İsmail Hoca şehirden ‘Balıkesir futboluna eşik atlatan adam’
olarak ayrıldı. Zira 2,5 yıllık sürede Balıkesirspor’u iki kez şampiyon yapmış,
Süper Lig’e çıkarmıştı. Dile kolay 39 seneden bahsediyoruz. Balkes o sezon yani
geçen sene küme düştü ancak yaşadığı tecrübe ilerleyen yıllarda sağlam
adımların atılmasına vesile olacak. 2014-2015 sezonunun ikinci devresinde
Kocaeli Birlikspor’un başına geçen Ertekin, burada görev aldığı yarım sezonluk
süre zarfında bir sonraki yılın planlamasını yapıyordu. Kocaeli’deki planlaması
yarım sezon değildi, şampiyonluk için yönetimden birkaç yıl istiyordu. Sonuçta
buraya şampiyon hoca olarak gelmişti, söz konusu başarı bir süreç sonucunda
gelecekti. Fakat sezon bittiğinde yönetim ile fikir ayrılığına düşen İsmail
Hoca ‘şampiyonluk hedefi olmazsa ben yokum’ diyerek takımdan ayrıldı. Şampiyon
hoca yaz aylarını sessiz sedasız geçirdi. Aslında teklifler çoktu fakat hoca
hedefi olan bir takıma gitmek istiyordu. Türk Trapattoni’nin kapısı
2015-2016 sezonunun ikinci devresinde çalındı. Kapının ardındaki teklif
Balıkesir semalarından geliyordu. Fakat bu seferki teklif Balıkesirspor’dan
değildi. 2. Lig’de zirve yarışından kopan, Play-Off potasından uzaklaşan
Bandırmaspor, eski sevgili misali İsmail Ertekin’in kapısına dayanmıştı.
Balıkesir’in yeri Ertekin’de başkaydı zira gelen teklifi hiç düşünmeden kabul
etti. Bandırmaspor hoca değişikliğine gittiğinde Play-Off’un altı puan
uzağındaydı. Ertekin ile havaya giren Ban-Ban önce Orduspor’u evinde, sonra
Nazilli’yi deplasmanda yenmeyi başardı. Bir sonraki hafta evinde Hacettepe’ye
3-2 mağlup olsalar da sonuç kaza olarak yorumlandı. İlerleyen haftalarda
potadaki en önemli rakipleri olan Sarıyer ve Menemen Belediyespor’u geçen
Bandırmaspor, artık Play-Off’un içinde ve rahat konumdaydı. Geçtiğimiz hafta
evinde Bugsaşspor ile 1-1 berabere kalan bordo-beyazlılar, ligin bitimine iki
hafta kala Play-Offa kalmayı garantiledi. Ertekin’in sihirli dokunuşu sonrası
Ban-Ban pota için yarışan en yakın rakibi Menemen Belediyespor’a sekiz puan fark
attı. Geriye kalan iki maç Play-Off’un provası olacak gibi duruyor.
57 yaşındaki futbol adamı İsmail Ertekin’in doğduğu Bursa
yerine bambaşka bir şehirde efsane olması kuşkusuz kariyerini farklı kılıyor.
Balıkesir şehrinde iki farklı takımda üç şampiyonluk yaşadı. Normalde
Balıkesirspor ve Bandırmaspor taraftarları arasında ezeli bir rekabet vardır.
Ezeli rekabetlerde takımlar arasında yaşanan transferler pek hoş karşılanmaz,
oyuncu şayet karşı takıma transfer olmuşsa hain ilan edilir. Fakat İsmail Ertekin
şehre tattırdığı zaferler, dik duruşu ve karakteriyle bu yapıdan sıyrılıyor.
Balıkesir’de, Bandırma’da herkes tarafından seviliyor, sayılıyor. Ertekin şu
sıralarda da Bandırmaspor ile 1. Lig’e yükselme mücadelesi veriyor. Şayet
buradan bir şampiyonluk daha çıkarırsa Balıkesir’e heykelini dikmek farz olacak
gibi duruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder