18 Temmuz 2016 Pazartesi

Hasretinle Yandı Gönlüm


20 Ocak 1989 futbolumuzun en acı tarihlerinden bir tanesi kuşkusuz. Samsunspor kafilesinin Malatya yolunda geçirdiği trafik kazasının üzerinden tam yirmi altı yıl geçti. Uzun yıllar geçmesine rağmen Samsun halkının acısı hala taze, elim kaza halen daha hafızalarda. İki yıl önce altliglerblogspot’ta “Asfaltın Kan Ağladığı Gün” başlıklı yazıyı biraz değiştirip tekrar güncel hale getirmek istedim.
Söze Emin Kar’ın şu cümleleriyle başlayalım:

“O günü unutmak, o günü tarif etmek çok zor. Kazayı saniye saniye yaşadım. Ancak kaza anındaki o üç saniyeyi yirmi altı yıldır unutamıyorum.”

Seksenlerin ortası Samsunspor’un altın yılları. 1984-1985 sezonunda 2. Lig C Grubu’nda şampiyon olan Samsunspor 1. Lig’e terfi eder. Bir sonraki sene beklentilerin üzerine çıkan kırmızı-beyazlılar, evinde Fenerbahçe’ye dört atar, Beşiktaş’tan iki maçta da puan alırken iç sahada Galatasaray’ı elinden kaçırır ve ligi üçüncü sırada tamamlar. Kadroda Fatih Uraz, Rıfat Benli, Orhan Kapucu, Muzaffer Badalıoğlu, Emin Kar ve bir sonraki sene Galatasaray’a imza atacak Savaş Demiral ve kral Tanju Çolak gibi önemli isimler vardır. 1986-1987 sezonunda da aynı başarıyı gösteren kırmızı-beyazlılar Galatasaray ve Beşiktaş’ın ardından ligi üçüncü sırada bitirip Balkan Kupası’na katılmaya hak kazanır. Takımın en değerli ismi Tanju Çolak sezon sonunda –Samsunspor’da 145 maçta 108 gol atan- Galatasaray’a transfer olur. Bir sonraki sezon Tanju Çolak ve Savaş Demiral’in yokluğunda nasıl bir performans sergileyeceği merak konusu olan kırmızı-beyazlılarda sahneye Yücel Çolak çıkar. Ağabeyi Tanju Çolak’ın yokluğunda rakip ağlara on dokuz gol yollayan Yücel Çolak, kalesinde olağanüstü işler yapan Fatih Uraz, defans hattında Muzaffer Badalıoğlu, Emin Kar ve Jovanovski, genç yetenek Kasım Çıkla, orta sahada Namık Yüksel, ileri uçta Mete Adanır ile ligde müthiş işler çıkartan Samsunspor sezonu dördüncü sırada tamamlar. Öte yandan Balkan Kupası’nda da mücadele eden ekibimiz ilk iki maçından puan alamaz. Maçların ikinci ayağını üst üste iç sahada oynayan kırmızı-beyazlılar Bulgaristan ekibi Sliven’i 3-2, Yunanistan temsilcisi Iraklis’i 6-1 yener ancak grubu ikinci sırada tamamlar ve kupaya veda eder. Samsunspor aynı sezon Türkiye Kupası’nda finale yükselir. Finalde Sakaryaspor ile karşılaşan Samsunspor ilk maçı 2-0 kaybeder. İkinci maçta kalesinde erken gol yiyerek demoralize olan kırmızı beyazlılar skoru 1-1’e getirir ancak devamını getiremez ve kupayı Sakaryaspor’a kaptırır. O dönem Başbakanlık Kupası lig ikincileri ve Türkiye Kupası ikincileri arasında oynanıyordu. Samsunspor için dördüncü kulvar Başbakanlık Kupası’dır ve rakip Metin-Ali-Feyyaz’lı hatta Samet-Rıza-Sinan’lı Beşiktaş’tır. Samsunspor Yücel Çolak’ın artarda attığı gollerle 2-0 öne geçer. Ancak ikinci yarıda skor avantajını koruyamayan kırmızı-beyazlılar Beşiktaş’a 3-2 mağlup olur ve bir bakıma kupayı kıl payı kaçırır.
1988-1989 sezonu öncesi Samsunspor’da hedefler ve umutlar büyüktür. Yeni sezona Malatyaspor beraberliği ile başlayan Samsunspor, ilk galibiyetini ligin üçüncü haftasında Adanaspor’a (3-0) karşı alır. Ligin ilk yarısında Beşiktaş’tan ve Fenerbahçe’den puan alan kırmızı-beyazlılar aynı zamanda o sezon Fenerbahçe’den İstanbul’da puan alan tek takım olur. Takım ilk yarıyı on dokuz puanla on üçüncü sırada tamamlar. Devre arası kampı İskenderun’da yapılır. Kamp bitiminde şehre uğranır. Malatya deplasmanı öncesi amaç oyuncuların yoğun kamp sürecinden sonra nefes alması ve aileleriyle vakit geçirip moral bulmasıdır. 20 Ocak sabahı takım yola çıkmak için hazırlanır. Hava kapkaradır tıpkı o gün yaşananlar gibi. Şehri kara kara bulutlar kaplamıştır. Stoper Muzaffer, o sabah dört yaşındaki çocuğuna sarılıp sessiz sedasız evinden çıkar. Olay sonrası eşinin anlattığına göre Muzaffer o sabah yaşanacakları adeta hissetmiş ve hiç bu kadar tedirgin bir şekilde evden çıkmamıştır. Takım hazırdır ve yola çıkılır. Takım tamamdır ancak bir şeyler eksiktir sanki. Ekonomik açıdan durumu hiç de fena olmayan Samsunspor’u taşıyan takım otobüsü 71 model, koltukları eski ve yerlerine sabit bile değildir. Yolculuk bir hayli neşeli başlar. Futbolcular şoför Asım Özkan’a otobüsü daha hızlı kullanması yönünde şakayla karışık tezahüratlar yapar. Asım Özkan futbolculardan ilham olacak ki çok hızlı gidiyordur. Renkli kişiliğiyle tanınan şoför Asım Özkan futbolcularla yaptığı şakayla karışık sohbetlerinden birinde aynen şöyle demiştir; “Ben kaza yapmam ama yaparsam çok az canlı kalır”… Hava daha da bozuluyor, kar şiddetini artırıyordur. Futbolcuların ısrarı üzerine hızını alamayan şoför “Yol kenarındaki benzinlikte zincirleri çıkartalım” der. Gerekçesi ise otobüsün hızını yavaşlatıyor olmasıdır. Zincirler çıkartılır ve acı sona doğru ilk adım atılmış olur. Azrail yavaş yavaş seyirci koltuğunda yerini almaya başlar. Havza ilçesine yaklaşan takım otobüsü karşıdan gelmekte olan şeker yüklü kamyon ile çarpışır. Otobüs acı çığlıklar içinde şarampole yuvarlanır.

Mete kafasını tavana vurmuş, Erol’un kolu kapıya sıkışmış, Fatih arka camdan dışarıya uçmuş, Mustafa kaportaya sıkışmış, Erol aracın en önünden arkaya kadar sürüklenmişti. Teknik direktör Nuri Asan ise aracın ön camında sıkışmıştı.  Samsunspor kafilesiyle aynı gün yola çıkan Çarşambaspor teknik ekibinden Cemil Cengiz o günü; “ Yolculuğa kardeşlerimizle beraber başlamıştık. Samsunspor otobüsü bir anda gözden kayboldu. Şoför isterseniz onlara yetişebilirim dedi. Ben ise hava kötü olmaz dedim. Havza çıkışında şoka uğradık. Samsunspor otobüsü şarampole yuvarlanmıştı. Futbolcuların hepsi sağa sola yığılmıştı” diye açıklıyor. Havza’da herkes şoktaydı. Kazadan az bir süre sonra olay yerine ulaşan Çarşambaspor kafilesinin büyük uğraşları sonucunda yaralılar hastaneye kaldırılır. Hatta o gün Çarşambaspor’lu futbolcular olmasaydı ölü sayısı daha da çoğalabilirmiş bir kaynağın açıklamasına göre. Yaralıları hastaneye götürmekte olan ambulansta yol üzerinde kaza yapar. Aksilikler ardı ardına yaşanmaktadır. Hatta Fatih Uraz’ın bu yaşanan olayla ilgili “Dereyi geçip az daha çayda boğuluyorduk” açıklaması var. Yaralılar hastaneye kaldırılırken hayatını kaybedenlerin isimleri de yavaş yavaş belli olur. Ligin on yedinci haftasında takımın başına geçen teknik direktör Nuri Asan, stoper Muzaffer Badalıoğlu, forvet Mete Adanır ve şoför Asım Özkan kazada hayatını kaybeder.

Acı haber Samsun’a ulaştığında şehir yasa boğulur. Havza’da dükkanlar kepenk indirir. 20 Ocak sabahı şehrin üzerine düşen o kapkara bulutlar günlerce şehri terk etmez. Samsun halkının acısı tarif edilemezdi. Bir Samsunspor taraftarı yaşadıkları acıyı şöyle anlatıyor: “Evimizde televizyonumuz vardı, ama haberleri radyodan dinliyorduk. Çünkü yaşananları görecek halimiz kalmamıştı”
Kazadan sonra yoğun bakıma alınan Yugoslav futbolcu Tomic beş ay süre kadar bitkisel hayatta yaşamaya başlar. Tedavisinde gelişme kaydedemeyen Tomic’in ailesi çocuklarını Yugoslavya’ya götürmek ister. Doktorların yerinden dahi kıpırdamamalı dediği Tomic İstanbul’a getirilir. Yugoslav oyuncu ülkesine gidemeden bitkisel hayatının yüz elli altıncı gününde hayata gözlerini yumar. Takım kaptanı Emin Kar felç olmuştur. Fatih Uraz’ın kaburgaları kırılmış, Yüksel feci yaralanmış ve Kasım ise haftalarca hastaneden çıkamamıştır. Bazı oyuncular ise aklını kaybetmiştir. Takımın bir diğer Yugoslav oyuncusu Nasir Beadini günlerce hastanede müşahede altında tutulmasına rağmen iyileştikten sonra iki yıl daha meşin yuvarlak peşinde koşar. Havza’da Azrail’in elinden kaçan Beadini bu sefer kendi aracıyla trafik kazası yapar. Ancak bu seferkinde önceki kaza gibi şans yanında olmaz ve hayatını kaybeder. Birkaç sezon önce Galatasaray’da forma giyen Lorik Cana’nın babası da o sene Samsunspor forması giyiyordu. Kaderin cilvesi mi bilinmez Cana sakattı ve Malatya’ya götürülmemişti. Kazayı sakatlığı nedeniyle görmemişti Arnavut oyuncu. Türkiye Liglerinin yükselen değeri Samsunspor, yaşanan bu üzücü olay sonrasında ligden çekilme kararı alır ve ligin ikinci devresinde oynanacak olan maçlara çıkmaz. Takım o sezon özel statüyle ligde tutulur. Kazanın yani o günün sembolü olarak kırmızı-beyaz olan renklerin yanına siyahta eklenir. Başta Samsun halkı ve tüm ülke genelinde Samsunspor için yardım toplanır. Samsun’da kumbaralar kırılır, kulübe bağışlanır. Dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal takıma sahip çıkar ve toplamda dört milyon yardım parası toplanır. Dönemin önemli futbol adamları da Samsunspor’a yardım etmek için hazır kıta bekliyordur. Eski Samsunsporlu futbolcu Tanju Çolak “Galatasaray izin verirse bir sezon Samsunspor’da forma giyerim” diyerek eski kulübüne vefa borcu olduğunu dile getirir. Beşiktaş teknik direktörü Gordon Milne “Samsunspor’a her türlü yardımı yapmaya hazırız, isterlerse futbolcu verebiliriz” diyerek tıpkı Tanju Çolak gibi vefa örneği göstermiştir.  Yaşananlardan sonra oyuncuların birçoğu futbolu bırakmıştır. Futbol yaşantılarını sürdürenler de eski performanslarının çok uzağında görüntü çizmişlerdir. Kazadan sonra birçok futbolcunun hayatı değişir. Kiminin yuvası yıkılır, kimisi intiharın eşiğinden döner. Bir röportajında, kaza sonrasında yeşil sahalara dönme hayali kurduğunu dile getiren Emin Kar “Bana hastalığım hakkında uzun süre bilgi verilmedi. Sürekli ameliyatlar geçiriyordum. Felç kaldığımı öğrendiğimde futbol oynayamayacağım için intihar etmeyi bile düşündüm. Eşim bana çok destek oldu.” Demiş. Kaleci Fatih Uraz ise bir belgeselde “Yaşananları unutmak çok zor. Ancak ben kazadan sonra hiçbir şey hatırlamıyordum. Kazadan bir buçuk yıl sonra Adana Demirspor forması giyerken uçak tam kalkarken motor arızalandı. Uçakta Samsun’da yaşadığımız facia gözlerimin önüne geldi.” açıklaması yapmıştır. Kazadan bir yıl sonra Samsunspor’a yapılan tesislere kazada hayatını kaybeden teknik direktör Nuri Asan’ın adı verilir. Kazanın izlerini uzun yıllar üzerinde taşıyacak olan Samsunspor, 1989-1990 sezonunda 1. Lige tutunamayarak küme düşer.

Hani bazı takımlar için “mazisini arıyor” derler ya, Samsunspor o kulüplerden biri. 80’li yıllarda üç büyüklere kafa tutan kırmızı beyazlılar geçirdikleri kaza sonrasında bir türlü o eski günlerine geri dönemedi. Trabzonspor sonrasında Anadolu’daki ikinci devrim belki de o dönem Samsunspor ile yapılabilirdi. Fakat olmadı. Kırmızı-beyazlı taraftarlar her şeye rağmen takımlarına destek vermeye devam ediyor. Taraftarlar her sezon pankartlar ve kareografilerle o hazin günü anmaya çalışıyor. Kazanın yirmi altıncı yılında futbol şehitlerimiz Nuri Asan, Mete Adanır, Muzaffer Badalıoğlu ve Zoran Tomic’i anmak istedik. Ayrıca futbol yolunda kaybettiğimiz diğer şehitlerimize de selam, ruhları şad olsun.
Teknik Direktör: Nuri Asan (Vefat etti)
Futbolcu: Muzaffer Badalıoğlu (Vefat etti)
Futbolcu: Mete Adınar (Vefat etti)
Futbolcu: Zoran Tomic (Vefat etti)
Otobüs Şoförü: Asım Özkan (Vefat etti)
Futbolcu: Erol Dinler (Yaralandı, malulen emekli)
Futbolcu: Emin Kar (Yaralandı, malulen emekli, Samsunspor başkanı)
Futbolcu: Fatih Uraz (Yaralandı, futbola devam etti., Zaman Gazetesi yazarı)
Futbolcu: Şanver Göymen (Yaralandı, futbola devam etti. Euro-96 kadrosunda yer aldı)
Futbolcu: Orhan Kılıç (Yaralandı,malulen emekli)
Futbolcu: Ercan Koloğlu (Yaralandı)
Futbolcu:Uğur Terzi (Yaralandı)
Futbolcu: Caner Yılmaz (Yaralandı)
Futbolcu: Kasım Çıkla (Yaralandı, futbola devam etti)
Futbolcu: Ercan Kol (Yaralandı,futbola devam edip, Samsusnpor’da futbolu bıraktı.)
Futbolcu: Mustafa Sinecek (Yaralandı, futbola devam etti)
Futbolcu: Yüksel Öğüten (Yaralandı, bir müddet daha futbol oynadı)
Futbolcu: Burhaneddin Beadini (Yaralandı, futbola devam etti)
Futbolcu: Nasır Beadini (Yaralandı, birkaç yıl futbol oynadı, başka bir trafik kazasında hayatını kaybetti)
Futbolcu: Hakkı Bayrak (Yaralandı, futbola devam etti)
Malzemeci: Halil Albayrak (Yaralandı, malulen emekli)
Masör: Mahmut Çalış (Yaralandı,malulen emekli)
Kulüp Müdürü: Yüksel Özan (Yaralandı)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder