18 Temmuz 2016 Pazartesi

Bir Alem Adam: Ergün Kantarcı


Futbolumuzun renkli kişilikleri denilince akla ilk olarak Yılmaz Vural geliyor şüphesiz. Jenerasyon itibariyle bu isimden başkasına aşina değiliz. Fakat takvim yapraklarını geriye doğru çevirdiğimizde bambaşka bir isme rastlıyoruz. Eskilere Yılmaz Vural deyince herkes onun adını veriyor. Ege futbolunun sevilen ismi Ergün Kantarcı’dan bahsediyoruz…
Yıllarca Evliya Çelebi misali Ege’yi karış karış dolaşmış, her gittiği şehirde ilginç hikayeler yazmış bir isim Ergün Kantarcı. Ted Ankara Koleji mezunu, ayrıca İTÜ Kimya Mühendisliği bölümünü, mezuniyetine sadece bir yıl kala futbol sevdası yüzünden bırakacak kadar çılgın biriydi kendisi. Futbolculuk dönemi hakkında çok fazla bilgi sahibi değiliz, sadece ‘futbola biraz kendisini verse büyük topçu olurdu’ deniliyor. Aslında bu detaylar çok da önemli değil zira hocayı vazgeçilmez yapacak hikayeleri teknik direktörlük kariyeriyle başlıyor…

Çok takımda çalıştı, çok insan tanıdı, çok başkana, yöneticiye karşı dik duruş sergiledi. Sivri dilliydi, lafı yeri geldiğinde gediğine koyar, çoğunlukla da özeleştiri yapardı. Para için takımı yarı yolda bırakan, menajerler ile ikili ilişkiler kuran ve başkanların suyundan giden bir başka deyişle peşkeş çeken teknik direktörlerden değildi Ergün Kantarcı. Gittiği her şehirde önemli dostluklar edindi, iyi hikayeler bıraktı oralarda. Elini taşın altına sokmaktan sakınmazdı, çok takımı dipten alıp zirve yarışına soktu. Kısacası zor zamanlarda imdada hep o koşardı. Salihli’de, İzmir’de ve son macerası olan Tekirdağ’da kendisine ‘baba’ derlerdi. Hakikatten babacan bir adamdı. Bu karakter yapısının yanında renkli bir kişilikti Ergün Hoca. Maç içindeki bir pozisyona tepkisi, oyuncularıyla ilişkisi, hakemlere yaptığı itirazlar, maç sonu konuşmaları hep aykırıydı ve insanların yüzünde tebessüme yol açardı. Bazen tek başına rakip tribüne yürür, bazense kendi oyuncusunu tekme tokat döverdi. Biraz çılgındı hatta bu özelliğini, “Hamsi, kara lahana, mısır ekmeğinden oluşan safkan Trabzonluyum” diyerek açıklıyordu. Fakat yaptıkları daima sempatiyle karşılandı. Kimse ona kin gütmedi çünkü biliyorlardı, tanıyorlardı onu. Hareketleri yapmacık değildi, topyekun orijinal biriydi. Her konuşmasında bir mesaj vardı, Nasrettin Hoca misali hem güldürür, çoğunlukla düşündürürdü. Büyük hocayı geçtiğimiz yaz bir kalp krizi sonrası öbür dünyaya uğurladık. Bize ondan geriye güzel, yüzümüzde tebessüm bırakan hikayeler kaldı. Bana kalırsa yaşadıkları, yaşattıkları hikayeler aslında bu yazıya sığmaz. Ergün Hocayı yad etmek, yeniden gündeme getirmek amacıyla her kelimesinde bir mesaj olan o hikayelerini derlemeye çalıştık. Sözü çok fazla uzatmadan Ergün Hocayı rol model alan Şenol Güneş’e bırakalım. İyi okumalar.

“O benim babamdı, Ergün ağabeyle büyüdüm. Benim abim, babamdı. Ağabeyimin arkadaşıydı, bizde kalırdı. Futbola onun etkisiyle başladım. Çok renkli bir simaydı, çok değerli bir insandı. Spor adamlığı yanında ekoloji okumuş biriydi. Futbolun dışlandığı, futbolun işsizlerin uğraşı dendiği dönemlerde sosyal yönüyle, kültürel yönüyle futbola müthiş bir değer katan insandı. Biz İstanbul’da onu takip ederdik. Herkesle enteresan anıları vardır ama  benim  için bu günlere gelmemde önemli bir idol olmuştur. Benim  bugün Şenol Güneş olmamda ilk tohumu atan insandı. Hep onun yolunda gitmeye çalışmışımdır” 


Hocam Bisikletle mi?
Ergün Kantarcı, Rizespor’a transfer olur. Takımın teknik direktörü takımı toplar ve idmana “35 tur atarak başlayalım” der. Atacağı turlar gözünde büyüyen Kantarcı, dayanamaz sorar; “Hocam bisikletle mi?” sorulan soru karşısında şaşkına dönen teknik adam; “Ne bisikleti ya” diyerek sinirlenir. Ergün Kantarcı ise “hocam vallahi bu 35 tur ancak bisikletle tamamlanır” cevabını vererek gülüşmelere sebep olur.
Somalispor’a Döndük 
Salihlispor’da maddi sıkıntıların olduğu bir dönemde kendisini Don Kişot’a benzeten Ergün Hoca, “Aylardır paralarımızı alamıyoruz. Somalispor’a döndük. Bizim yerimizde başka takım olsa kesin küme düşerdi. Oyuncularım inançla mücadelelerini sürdürüyor. Davaya inanmış bir futbolcu grubuyla çalışıyoruz, onlara teşekkür ediyorum” diyerek her zaman olduğu gibi kendini geri plana atıp oyuncularının hakkını veriyordu.
İstifa mı?
Ergün Kantarcı İzmirspor’un başındayken kaybedilen bir derbi sonrası basın toplantısına katılır. Gazeteciler hocaya istifa edip etmeyeceğini sorar. Kantarcı ne istifası diyerek çıkışır ve konuşmasına devam eder; “Arkadaşlar önümüz Ramazan, istifa etmem benden başka kime yarar sağlar?”
Dikiz Aynası
Bir idman öncesi Ergün Hoca’nın boynu tutulur ve antrenmana katılamayacağını söyler. Fakat yardımcı antrenörü ısrar eder ve Kantarcı’nın mutlaka idmana katılmasını söyler. Büyük ısrarlar üzerine kabul eden Ergün Hoca, boynunu hiçbir tarafa çeviremediği için koluna dikiz aynasını takar. Bu duruma çok şaşıran oyuncular; “Hayırdır hocam, dikiz aynasını niye taktınız?” diye sorarlar. Hoca cevabı hemen yapıştırır; “Arkayı görmek için dikiz aynasını taktım.”
Ne Yaparsanız Yapın 
Ergün Hoca Akçaabat Sebatspor’un başındadır. Hafta sonu oynanacak maçın son taktik çalışmasını maçın oynanacağı statta yapar. Oyuncularından sağ beke, “sen şu reklam panosuna geldiğinde şu hareketi yapacaksın” der. Aynı taktiği sol bek oyuncusuna da verir. Maç günü geldiğinde stattaki reklam panoları kaldırılmıştır. Sağ bek şaşkın, sol bek çaresiz, takım kalesinde gol üstüne gol görmektedir. Oyuncular Kantarcı’ya bakıp; “Reklam panoları yok hocam, ne yapacağız?” derler. Ergün Hoca; “Bana ne, ne yaparsanız yapın” diyerek sinirlenir ve gidip reklam panolarını kaldıran stat görevlisiyle tartışır.

Ya Kardeşim Bizi Çekme 
Ergün Hoca Erzurumspor’un başındadır. İşler yolunda gitmiyor, futbolcular aylardır paralarını alamıyordur. Basına açık yapılan bir idmanda gazeteciler, idmandan görüntüler almaktadır. Bunu gören Kantarcı sinirlenir; “Ya kardeşim bizi niye çekiyorsun. Bizi çekme, git yöneticileri çek, arkada kuş uçuruyorlar. Yönetici para bulacağına kuş uçuruyor” der.
Tabanca Gibi
Ergün Hoca Bucaspor’da teknik direktörlük yaptığı dönem, Balıkesir’e bir düğüne davet edilir. Daha önce görev yaptığı Balıkesirspor’daki dostlarıyla hasret giderir ve gecenin geç saatlerine kadar iki lafın belini kırarlar. Balıkesirspor’un eski yöneticilerinden Metin Mengüç, Ergün Hoca’yı görünce sevinçten yerinde duramaz. Hasret giderirler ve Mengüç sonra söze girer:
-Hocam bir futbolcu var, istiyorsan Bucaspor’a al, tabanca gibi vallahi.
-Olmaz eğer dediğin gibiyse bize gelmez.
-Mengüç şaşkın bir tavırla neden diye sorar. Ergün Hoca espriyi patlatır.
-Madem tabanca gibi, ona sadece lisans çıkarmak yetmez, bir de silah ruhsatı çıkarmak lazım, o da altı ay sürer.
Çocuklar Bravo
Ergün Kantarcı Erzurumspor’un başındadır. Bir gün Trabzon deplasmanına gidilir, rakip Akçaabat Sebatspor’dur. Maçı Erzurumspor 9-0 gibi hazin bir sonla kaybeder. Hafta içi yapılan takım toplantısında Ergün Hoca oyuncularını eleştirir ve şöyle der; “Çocuklar gerçekten bravo, geçen hafta santra dersini iyi çalışmışsınız”
 Kalp Krizi Mi?
Balıkesir’in önemli futbol adamlarından Okan Atay, bir gün Ergün Kantarcı’nın kalp krizi geçirdiğini öğrenir. Atay hemen hocasını arar ve sorar:
-“Hocam bir şey duydum ama?” Ergün Hoca sinirlenir.
-Ne duydun oğlum?
-“Kalp krizi geçirdiğinizi söylediler hocam.” Kantarcı çıldırır.
-Nee, kalp krizi mi? Ulan ben burada ekonomik kriz geçiriyorum. Takım var mı takım sen ondan haber et.
Kulübede Bir Ergün Var
Ergün Kantarcı Akçaabat Sebatspor’da oynuyordur. Bir maçta yedek kulübesinde dürüm ekmek yerken taraftarlar yaklaşır ve sorarlar:
-“Bu maç ne olur?” Soru karşısında şaşıran Kantarcı’nın cevabı çok gecikmez.
-“Kulübede bir Ergün var. O oyuna girer, iki gol atar ve maç 2-2 biter.”
Ergün Kantarcı’nın söylediği her şey gerçekleşir. Oyuna girer ve iki gol atar maç 2-2 sonuçlanır.
Süperse Bize Gelmez
Gazetecilerle bir hayli samimi olan Ergün Kantarcı, bir gün gazetecilerle sohbet ediyordu. Konu transferdi, sözü edilen oyuncunun adı geçerken bir gazeteci hemen;
-“Hocam süper bir futbolcu o çocuk.” diyerek atladı.
Ergün Hoca yine sivri zekasını konuşturdu ve “süperse bize gelmez.” dedi. Hocanın bu cevabı sonrası baya şaşıran gazeteci;
-Neden gelmesin hocam?
Hoca herkesi kahkahaya boğacak o espriyi yaptı:
-Çünkü bizimkilerin hepsi kurşunsuz, eğer araya süper koyarsak karbüratörü bozarız.
Nasıl Tutsun Garibim?
Ergün Hoca Salihlispor’un başındadır. Gruplarındaki rakiplerinden Kuşadası Gençlik transfere büyük harcamalar yapmış ve Beşiktaş’tan Feyyaz, Metin ve Şener’i transfer etmiştir. Büyük maç gelmiş çatmış, Salihlispor hiç beklemediği bir sonuç almıştır. Fakat Kantarcı maç sonu yaptığı açıklamayla mağlubiyete farklı bir bakış açısıyla yaklaşır; “Bizim savunmacıları sezon başında amatör ligden Durasallıspor’dan aldık. Çocuğun odasında Feyyaz’ın posteri var, biz çocuğa çık Feyyaz’ı tut diyoruz, nasıl tutsun garibim?” açıklamasını yapar.
Beyler Sakin!
Kantarcı Erzurumspor’un teknik direktörüdür. Kaybedilen Yozgatspor maçı sonrası kameraların karşısına geçer ve maç boyunca kendilerini protesto eden taraftarları kastederek “sakin olun arkadaşlar” diyerek sözüne devam eder “Bir mağlubiyet sonrası bir kaşık suda fırtına çıkarmaya gerek yok, sabırlı olun. Başka mağlubiyetler de alacağız”

Pırasa Verdiler, Musakka İstiyorlar!
Ligde üst üste üç galibiyet aldıktan sonra hedef büyüten yönetimi eleştiren Kantarcı “Biz yemek yapması biliriz diye buraya geldik. Bize pırasa verdiler, musakka istiyorlar. Olacak iş mi yani” diyerek şampiyonluk hedefine gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşır.
Hoca Ayağa Bak Ayağa!
Ergün Kantarcı, Orduspor’da oynamaktadır. Takımda işler yolunda gitmiyor, teknik direktör Kadir Aytaç, takımdaki tecrübeli oyuncuları amiyane tabirle kaşarları hiç yokken kadro dışı bırakmıştır. Bu oyuncuların içerisinde Ergün Kantarcı’da vardır. Hafta içi idmanına moral vermek amacıyla gelen taraftara kendini haklı çıkarmak mahiyetiyle Aytaç, kendi gençlerinin karşısına formsuz ve kadro dışı kalmış oyuncuları koyarak bir çift kale maç yapmalarını ister. Malzeme sıkıntısının yaşandığı dönemlerdir. Kantarcı ayağına uygun ayakkabı bulamaz ve tam üç numara büyük yani 44 numaralı ayakkabıyı giyer. Kanatta, Aytaç’ın sevgili oyuncularını bir sağa, bir sola, bazılarını tabiri caizse pazara yollar. Fakat yaptığı ortaların çoğu kale arkasına düşer. Bir tanesi bile isabetli olmaz. Kadir Aytaç oyunu durdurur ve Ergün’ü azarlamaya başlar. Bin senedir oynuyorsun hala orta açmayı öğrenemedin mi? diye sorar Aytaç. Ancak bu soru o kadar yüksek tondadır ki aslında amaç Kantarcı’yı taraftarın önüne atmak ve kendini haklı çıkarmaktır. Ergün cevabı hemen yapıştırır:
-“Hocam bu ayakkabı çalım atar fakat orta yapamaz.” Aytaç niye diye sorar.
-Hocam ayağı görmüyor musun, kaç numara büyük. Ben 41’lik orta yapıyorum o 44’lük gidiyor!
Beyler Sessiz
Alsancak Stadı’nın soyunma odaları birbirine çok yakındır. Kantarcı 1-0 önde kapattığı maçın devre arasında rakip takım duyacak şekilde “Beyler oyunu çirkinleştirmeyelim. Maç 0-0 gibi oynuyoruz. Çok adamla hücuma çıkıyoruz, gole ihtiyacımız var” der. Oyuncular şaşırır. Fakat olayın rengi biraz sonra anlaşılacaktır. Ergün Hoca çok geçmeden alçak bir sesle sözlerine devam eder; “Demin söylediklerimi unutun. Hiçbir şey yapmadan golü bulduk. İkinci yarıda Çanakkale geçilmez yapıyoruz. Yatın, kapanın, gol yemeyelim”
Şampuan Alacak Değildik Ya!
Ergün Hoca yine bir gün Erzurumspor’un başındadır. Maddi kriz devam etmekte ancak takım kaybetmemektedir. Bir idman sonrasında gazeteciler sorar:
-“Hocam iyi gidiyorsunuz bundan sonra ne olur?” Hoca hemen cevap verir.
-Bizi bir yenerler, sırtımız yerden bir daha kalkmaz.
Hocanın dedikleri harfiyen çıkar. Erzurumspor yedi maç üst üste kaybeder. Aksarayspor galibiyeti sonrası muhabir Ergün Kantarcı’ya sorar:
-“Hocam 3 puan aldınız.” Ergün Hoca yine ilginç bir cevapla karşılık verir.
-Sorduğun soru mu şimdi, şampuan alacak değildik ya!
Bizde R Yok!
Ergün Hoca Tekirdağspor’un başındadır. Sezona şampiyonluk parolasıyla giriş yapan sarı-siyahlılar, lige iyi başlayamamıştır. Yerel basının hışmına uğrayan Ergün Kantarcı eleştirilere şöyle yanıt verir:
“Ligin henüz başları, bir durun beyler. Maalesef oyuncularım istediklerimizi sahaya yansıtamıyor. Burada bambaşka futbol anlayışı var. Rakipler oynatmamaya yönelik oyun ortaya koyuyorlar.  Her şey düzelecek bizde geri adım atmak yok. Kimse merak etmesin, biz tabutun altına değil, gerektiğinde içine gireriz.”
Kolej Yapısının İlk Tohumları
Altınordu’nun kolej yapılanmasının aslında yıllar önce ilk tohumunu atan Ergün Kantarcı’dır. Bir mağlubiyet sonrası tepkilere yanıt veren, Kantarcı “Altınordu’nun geleceği açısından maç kazanmaktan çok, şu dönemde futbolcu kazanmayı düşündüğünü ve gelecek yılın takımını oluşturmayı hedefliyorum.  Şu dönemde sonuçtan çok Altınordu’nun geleceği önemli. Yaş ortalamamız 23. Ligin en genç takımıyız.” diyerek Seyit Mehmet Özkan’a selam çakmıştır.

Rakibini Düşünen Hoca
Ergün Hoca Bucaspor macerasında, bir gün Karşıyakayı derbide mağlup eder. Maç sonu yaptığı açıklamada ise aynen şunları söyler; “18-19 yaşındaki çocuklarla aldık biz bu galibiyeti. Maç içerisinde en az sekiz kez taktik değiştirdim. Karşıyaka’nın topçularından iki tanesi bende olsa neler yapardık bilemezsiniz. Karşıyaka’nın artık kendini toparlaması gerek.”
Bu Vebalin Altından Kalkmaları Zor
Bir yerel gazeteye verdiği röportajda Trabzon’u yönetenleri düşündürecek açıklamalar yaptı Ergün Hoca. Fakat bu sefer güldürmedi. Trabzonspor’da antrenör olarak çalıştığı dönem ile şimdiyi kıyaslayan Ergün Hoca “ Biz o dönem zaman zaman iyi polis kötü polisi oynadık ve öze döndüğümüz için bir aileydik, başarıda böyle geldi. Şimdi iş ranta dönüştü. İstanbul’a ayak uydurma sevdası bataklığın içine attı bizi. Bu harcanan paralarda hasta anasının ilaç parasını, çocuğunun nafakasını, kız kardeşinin çeyiz parasını bilete, gişelere verenlerin hakkı var. Bu vebalin altından kalkmaları zor” diyerek Trabzonspor’un mevcut durumunu özetliyordu.
*Güzel insan Ergün Kantarcı’ya buradan bir selam çakıyoruz. Mekanı cennet olsun…


1 yorum:

  1. PAPAZ KARASI
    90-91 sezonunda Salihli spor daydık rahmetliyle :( İnanılmaz zeki,babacan,taktisyen ve en önemlisi İnsan dı.İyiki tanıma ve çalışma şansım olmuş diye her zaman rahmet ve minnetle anarım Hocamızı.
    Salihlide yine can pazarı yaşıyorduk para sıkıntılı takım sıkıntılı çok gerginiz,antrenmana geldik salı günü Hocam kısa bir konuşma yaptı ve sıkıntısı olan arkadaşımız var mı ? diye sordu ! Kimseden çık yok derken ! Bir arkadaşımız Hocam ben ishalim antrenmana katılamayacağım dedi :)
    Ergün Hocam ! Oğlum bir papaz karası alsaydın ya ! İshalini şıp diye keserdi ! dedi.Hiç beklemediği bir cevap alan arkadaşımız sinirli bir tonda Hocam ben şarap ve alkol içmem ki dedi.
    Hocam o anda taşı gediğine koydu ! Oğlum ben sana şarap iç demiyorum ki papaz karası al tıpasını kullan :) dedi :) hepimiz yerlerdeyiz :) Sonra oğlum anterenmanını yapacaksın,sıkışınca söyle ben sana izin vericem ! Hem sıçacaksın! hem koşacaksın :) RAHMETLE :(

    YanıtlaSil