“Gece gündüz dokuma işi
yapan insanların hayatlarına farklı bir boyut getiren Kızılcabölükspor, 2012 yılında sahneye çıkacaktı.”
Kızılcabölük,
Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı 6 bin nüfuslu bir kasaba. Aslında Denizli’nin
büyükşehir olmasıyla birlikte bu şirin kasaba, mahalle statüsüne evirildi.
Metropollerdeki o birbirinden uzak, samimiyetsiz havaların hüküm sürdüğü
mahalle kavramını bu şirin muhitle yan yana getirmek pekala kötü bir senaryo
olabilir, ama bürokrasi maalesef böyle işliyor. Kasabada (yeni adıyla mahalle)
insanlar dokuma işi yaparak hayatlarını idame ediyorlar. Kasaba (yeni adıyla
mahalle), dokuma tezgahlarıyla ün salan önemli sanayi merkezlerinden biri
olarak anılıyor. Dokuma sanayisi kasaba
için o kadar önem arz ediyor ki 1982 yılında Mekikspor adında bir futbol kulübü
kuruluyor. Mekik kelimesi, dokuma tezgahlarında iplikleri, uzunlamasına olan
arışların arasından geçirmeye yarayan bir alet olarak tanımlanabilir. Kasabadaki
6 bin nüfusun ekmek teknesindeki boyutu küçük özünde büyük bu alet, ileride
insanların tek çıkış noktası olacak bir futbol kulübünün ismi olur.
1982 yılında sarı-kırmızı renklerle Mekikspor adıyla kurulan kulüp uzun yıllar Denizli Amatör Kümede mücadele etti. Kulübün tarihindeki kırılma noktası 2009 yılını işaret ediyor. Zira bir yapılanma içerisine giren kulüp üç yıl üst üste şampiyon olarak Bölgesel Amatör Lige yükseldi. Bu arada kulübün ismini sürekli olarak Mekikspor olarak andık fakat kuruluşundan biraz zaman sonra kulübün adı Kızılcabölükspor olarak değiştirildi. Bunun sebebi ise takımın kaymakamlık turnuvalarında sürekli olarak Kızılcabölük’lü gençlerden oluşması olarak söyleniyor.
1982 yılında sarı-kırmızı renklerle Mekikspor adıyla kurulan kulüp uzun yıllar Denizli Amatör Kümede mücadele etti. Kulübün tarihindeki kırılma noktası 2009 yılını işaret ediyor. Zira bir yapılanma içerisine giren kulüp üç yıl üst üste şampiyon olarak Bölgesel Amatör Lige yükseldi. Bu arada kulübün ismini sürekli olarak Mekikspor olarak andık fakat kuruluşundan biraz zaman sonra kulübün adı Kızılcabölükspor olarak değiştirildi. Bunun sebebi ise takımın kaymakamlık turnuvalarında sürekli olarak Kızılcabölük’lü gençlerden oluşması olarak söyleniyor.
2012-2013
sezonunda maçlarını Tavas İlçe Stadında oynayacak olan Kızılcabölükspor, yerel
liglerin o çetrefilli yollarını geride bırakıp, yıllardır profesyonel lig
hasretiyle yanıp tutuşan bölgenin ağır ağabeyleri diye adlandırılan
takımlarıyla artık aynı gruptadır. Bu belki de bir kasaba takımı için gelinecek
son doyum noktasıdır ancak Mekik’lerin zaferi bölgesel düzeyi de aşacaktır.
Sezona beş galibiyetle başlayan sarı-kırmızılılar, altıncı hafta Muratpaşa deplasmanında
ilk kez mağlubiyetle tanışır. Söz konusu mağlubiyet takımda öyle bir vurucu
etki yaratmıştır ki Hasan Şermet’in öğrencileri üst üste beş galibiyet daha
alır. Seriler içindeki galibiyetlerden biri zirve yarışındaki en dişli rakip
olan Bodrumspor’a karşıdır. Fakat iki hafta sonra içerde Bozkaya Yeşiltepe
karşısında alınan mağlubiyet hiç hesapta yoktur. Bu da nazar boncuğuna
yorumlanır. Ligin ikinci yarısında galibiyet serisini yedi maça çıkaran
Kızılcabölükspor, Bodrumspor’un kaybettiği kolay puanlardan sonra zirvedeki
yerini sağlamlaştırır. 24. Haftada Bodrum’da oynanan ve gol sesinin çıkmadığı
müsabaka ligin kırılma sekansıdır aslında. Mekikler bitime bir hafta kala
Bozkaya Yeşiltepe ile 2-2 berabere kaldıkları maçın sonunda şampiyon olarak 3.
Lig vizesi alır. Kulüp tarihinde ilk kez profesyonel liglere yükselir. 31
yıllık kulüp için kazanılmış geç bir başarıdır fakat kasaba, siyasi ve ekonomik
yapı, sosyal çevre göz önüne alındığında Kızılcabölükspor destan yazmıştır.
2013-2014
sezonunda iskeleti bozmadan, transfer konusunda çoğunlukla kiralık oyuncuları
kadrosuna katan Kızılcabölükspor, açıkçası kolay bir grupta mücadele edecektir.
Grupta Doğu futbolunun can çekişen iki ekibi Bingöl ve Siirtspor vardır. İki
kulüp ligin sonunu göremeden pes eder yani ligden çekilir. Bu durum sarı-kırmızılı ekip için büyük bir
şanstır zira söz konusu iki ekip bu grupta olmasa ligin sonunda düşecek
takımlardan birisi mutlaka Kızılcabölükspor olacaktır. Dört yıl üst üste
şampiyon olarak mevcut noktaya gelen takım, inişli-çıkışlı bir performansla
ligi düşme potasının beş puan üzerinde tamamlar. Küme düşen üçüncü takım ise
yine Doğu ekibi Adıyamanspor’dur. Profesyonel liglerde ayakta durabilmenin
kesin koşulu olan “iyi bir tesise sahip olma” konusunda büyük çile çeken
Kızılcabölükspor iç saha maçlarının bir kısmını kasabaya yaklaşık 50 km
uzaklıktaki Doğan Seyfi Atlı Stadında oynar. Bazense muhite bir o kadar yakın
Tavas İlçe Stadında oynar. Tavas’taki maçlar diğer stada nazaran daha fazla
seyirci önünde oynanır. Takımın ve taraftarların evliya çelebiliği ise 2015’in
son aylarında bitecektir.
2014-2015 sezonuna takım iskeletini bozmadan, 22 yaş ortalamasıyla giren Kızılcabölükspor'da hedef ligi üst sıralarda tamamlamaktır. Ligi sekizinci sırada tamamlayan Mekik aslında fazlasını da yapabilecek kapasiteye sahiptir. Zira play-offun üç puan gerisinde kalmalarının sebebi sezon boyunca yakalayamadıkları galibiyet serileridir aslında. Takımın beraberlik serileri (üç maç), galibiyet serileriyle aynı sayıdadır. Bu detaylar aslında çok önemli değildir, lakin Kızılcabölükspor başarılı bir sezonu geride bırakmış ve üzerine koyarak yoluna devam etmektedir.
2015-2016
sezonuna o bilindik transfer politikasıyla yola çıkan Mekik, “mütevazi takım” profilini
sürdürür. Şehrin önemli futbol isimlerinden Fatih Yiğen (2014-2015 sezonunun devre arasında geldi) ve Süleyman Olgun’u
transfer eden sarı-kırmızılıların asıl gayesi bu iki ismin takımdaki genç isimlere
ağabeylik yapmasıdır. Zira takımın yaş ortalaması 23’tür. Sezon başladığında
ligin kapalı kutu takımlarından biri olarak gösterilen Kızılcabölükspor, ilk on
haftada on altı puan toplar. Takımın seyyahlığı ligin on dördüncü haftasında
son bulur ve Kızılcabölük Semt Sahası sonunda açılır. İlk devrenin sonunu
gördüğümüzde ise Mekik, zirvenin dört puan gerisine konuşlanır. Zirvede aynı
sezon 3.lig vizesi aldıkları Tirespor, arkasında ise grubun her anlamda güç
sahibi isimlerinden Erzurumspor vardır. Yirmi dördüncü haftada ilk kez liderlik
koltuğuna oturan sarı-kırmızılıların zirvedeki bu serüveni yirmi sekizinci
haftaya dek sürer. Kendi evinde en büyük rakibi Erzurumspor’a kaybeden Mekik’in
zirve macerası meltem misali kısadır. Bu haftadan sonra inişli-çıkışlı
performansları neticesinde yarışın içinde kalmaya çalışsalar da Erzurumspor
zirveyi kimseye bırakmaz ve Kızılcabölükspor ligi ikinci sırada tamamlar.
Kızılcabölükspor artık şansını play-offlardan deneyecektir ve rakip Düzyurtspor’dur.
İlk maç Trabzon’da golsüz eşitlikle sonuçlanır. Rövanş maçında Kızılcabölük
Stadı hınca hınç doludur, rakibi o küçük, şirin statta adeta boğan Mekik,
75.dakikada Emir Can Sayar’ın golüyle rakibini 1-0 mağlup eder ve finale yükselir. Finalde rakip Zonguldak Kömürspor’dur. Artık
tek doksan dakika vardır. Kasaba söz konusu başarının sarhoşluğu içindedir. Üç
sezon önce amatör ligde mücadele ederken, gelinen noktada 2. Lige yükselmenin
eşiğindedir. Şüphesiz bir şaşkınlık vardır takımda, yönetimde ve en çokta
taraftarlarda…
Şaşkınlığın
mazur görülmesi esastır haliyle. Kasabanın ileri gelen zenginlerinden birisi
kazanılacak kupanın primini 1,5 milyon TL olarak belirler. Takımın bütçesi
zaten primle eşdeğer düzeydedir. Maç günü gelip çattığında, kasabanın yarıya
yakını maçın oynanacağı Çanakkale’ye akın eder. Finalde işler yolunda gitmez,
erken yenilen penaltı golü ve ikinci çeyrek dilimde yenilen bir gol daha üzüntü
verir taraftarlara. Fakat 64’te Kıvanç Salihoğlu skoru 2-1’e getirir. Geriye
kalan dakikalarda rakip alanda baskı kursalar da bir türlü beraberlik sayısı
gelmez ve maçı kaybederler. Taraftar sadece üzülür, bu üzüntü isyan raddesinde
değildir zira taraftar da takım da kendini bilmektedir. Bu noktada olabilmek
bir kasaba için büyük başarıdır, bunu bilen taraftarlarda kaçan 2. Lig trenine
bir sonraki sene binilebileceğinin farkındadır. Keşke herkes onlar gibi
olabilse…
Kızılcabölük’te maç haftası nasıl bir
hava oluyor? Sorusunu takımın emektar taraftarlarından Hasan Çağrıcı’ya sorduk.
Hasan Çağrıcı (Kızılcabölükspor
taraftarı) : Pazar
günü olan bir maçın heyecanı aslında cumadan başlıyor. Denizli merkezde ve
çevre ilçelerde olan memurlar, resmi görevde olanlar, cumartesi ve Pazarı tatil
olan çalışanlar Cuma akşamından Kızılcabölük’e geliyorlar. Kimileri de
cumartesi mesaiden sonra koşturuyorlar köye. Biz köy diyoruz Kızılcabölük’e.
Hiçbir Kızılcabölük’lü bizim kasaba ya da bizim mahalle demez, hep köy deriz
biz. Kahvehanelerde, berberlerde, tekstil satış dükkanlarında, bakkallarda,
camii önlerinde bir muhabbet başlar. Bu hafta ne olacak? Türlü türlü hesaplar
havada uçuşur, kritikler yapılır. Bir heyecanla Pazar sabahı beklenir. O gün gelip
çattığında, ufak tefek gruplar halinde kahvehanelerde, çarşı meydanında
toplaşmalar başlar. Sonra bu küçük gruplar maça doğru yol alır. Genç-yaşlı, çoluk
çocuk hep maça geliyor. 200'e yakın kadın taraftarımız var. Bizim buralarda
yaşlı kadınlar bürgü denen beyaz örtü giyerler, öyle bürgülü yaşlı teyzeler
bile maça geliyor.
Başarı
gelince imkanlar ve hedeflerde büyüme gösterir. Kızılcabölükspor geride
bıraktığı sezonu hiçte beklenilmedik bir noktada tamamladı. Haliyle bunu
gerçekleştiren takım bir sonraki sene daha fazlasını yapabilir algısını
oluşturdu. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Takımın beş yıllık antrenörü Hasan
Şermet’te söylüyor. Hasan Hoca bir açıklamasında, mütevaziliğimizi her ne kadar
korusak da bizden bir şeyler beklendiğinin farkındayız diyor.
Sarı-kırmızılılar, Tekirdağspor’dan –belki de ligin en iyi orta sahalarından-
Taygun Vurgun ve yine aynı takımdan Tayfun Sabri, Batman Petrolspor’dan Ramazan
Erarslan, Gençlerbirliği A2 çıkışlı Reha Yaylı, Denizli BBSK’dan Semih Ceylan
ve Bayburtspor’dan golcü oyuncu Fatih Arat gibi önemli isimleri transfer
ettiler. Arzu edilen yarışta olabilmeleri için bu transferleri yapmak
zorundaydılar. Bana göre de Taygun, Ramazan ve Fatih konusunda nokta atışı
yaptılar. Kızılcabölükspor çok tanınan bir kulüp değil, mesela 3.lige
yükseldiklerinde ya da geçen seneki başarıda ulusal düzeydeki medya Trabzon
Düzyurtspor misali bir yakınlık göstermedi onlara. Bu belki de onların ayıbı,
belki de kasabanın gösterdiği başarının çok medyaya taşınmaması var olan
güzelliği, romantikliği bozabilirdi. Kızılcabölük’teki telaş 3 Eylül’de
başlıyor. Halk sezonun başlamasını iple çekiyor. Bir askere günlerin geçmesini
istiyorsan futbol sezonunu takip et, denir. Kızılcabölük’te de benzer bir durum
var. İnsanları yaptıkları zorlu işe bağlayan tek umut kaynağı hafta sonu
gidecekleri Kızılcabölükspor maçını düşünmek ve o gün geldiğinde stada gitmek
oluyor. Kızılcabölük böyle bir yer işte, Denizli’ye deplasman yaparsanız bir
gün şehre erken gidin, öğlen Kızılcabölük’e uğrayın, haftanın maçını izleyip
Denizli Atatürk Stadı’na doğru yol alın. Tavsiyedir.