19 Temmuz 2016 Salı

Devrimin Yolu Okuldan Geçiyor


Klişe denecek ama Rijkaard'ın sevenler kulübü olarak o meşhur sözünü yazımızla ilintilemeden giriş yapmak olmaz. 


"Türkiye'de her şeyden biraz var ama hiçbir şey tam değil"

Okullar bir çocuğun hangi spor dalında daha verimli olduğunu konusunda belirleyici rol üstleniyor. Gerçi birçok okulun spor salonunun olmayışı göz önünde bulundurulduğunda çocuğun hangi alana yöneleceği noktasında çok fazla seçenek bulunmuyor. Söz konusu seçenekler ya futbol ya da basketbol oluyor. Son yıllarda MEB ve Gençlik Spor Müdürlüğü’nün düzenlediği spor şenlikleri güzel etkinlikler olarak göze çarpıyor. Futbol, futsal, basketbol, hentbol ve voleybol alanında yapılan turnuvalar ilçe, il, bölge, Türkiye şampiyonası ve en son nokta Dünya şampiyonası hiyerarşisine göre düzenleniyor. Örneğin Anadolu’nun en ücra köşesindeki bir okulun dünya şampiyonasına gitmesi hiçte mucize değil! Geçmiş yıllarda müsabakalar beden eğitimi öğretmenleri tarafından yönetiliyordu, artık maçları profesyonel hakemler yönetiyor. Fakat organizasyon göründüğü gibi pek de kusursuz değil. Mesela bir çocuğun birden fazla alanda oynama yani spor yapması kurallar gereğince yasaklanmış durumda. Okulun futbol takımında oynayan bir çocuğun futsal takımında oynaması mümkün değil. Birbirine bir hayli benzeyen bu iki sporu, bir çocuk aynı anda icra edemiyor. Aynı durum voleybol, basketbol ve hentbol içinde geçerli, komite turnuvaya katılan okullara her alanda farklı sporcuları oynatması yönünde kural koyuyor. Bu aslında sporun içine herkesi katmak için alınmış bir karar olabilir. “Yani okulda spor yapmayan kalmasın, nitelikli, niteliksiz herkes gelsin” mottosuyla belirlenmiş bir statü olarak dikkat çekiyor. Böylelikle bir çocuk istemediği bir alanda spor yapmak zorunda kalacak. Belki de yeteneği o alana müsait değil ama beden eğitimi öğretmeni tarafından o dalda değerlendirilecek. Henüz ortaokul çağındaki bir çocuk şayet eğitim öğretim yılına futbolda başlamışsa sezonu o alan da tamamlamak zorunda. Örneğin futbolda başarısız, fakat yeteneği basketbolda var. Lisansı şayet futbolda çıkmışsa o yolun geri dönüşü yok. Çocuğa basketbol takımının yolları maalesef kapatılıyor. 

Bir çocuğun okul dışında tabii ki bir alanda ilerlemesi doğru olacaktır. Ama okulda birden fazla spor dalıyla ilgilenmesi, oynaması kanımca çocuğun fiziksel gelişimine katkı sağlayabilir. Özetlemek gerekirse 13-14 yaşlarındaki çocuklara bu tarz katı kurallar koyarak spor yapma haklarının ellerinden alınmaması gerek. Adı üstünde bunlar daha çocuk ve öyle oldukları unutulmamalı. 

Bu olumsuzlukların yanında okullarda kaç tane nitelikli beden eğitimi öğretmeninin olduğunu tartışmak gerek, zira yolumun düştüğü adı sözde spor şenliği olan bu müsabakalarda, öğretmen kimliğini unutup holigan birilerine evrilen kişiler gördüm. Ufacık çocuğu, düzgün pas atmıyor diye aşağılayan ya da futsal kurallarını kendisi bile bilmezken çocuğun yaptığı bir hata sonucu onu yaka paça oyundan alan sözde öğretmenlere rastladım. Hatta sözde öğretmenlerin müsabaka hakemlerine saldırdığı dahi oldu. Bu nedenle "MEB ve GSB'nın turnuva yaptım işte" deyip işin içinden çıkmaması gerek, sahaya inip müsabakaları mutlaka izlemeliler. 

Okul maçları eskisi gibi genç yaştaki çocukların kulüplere kazandırılmasının en kestirme yollarından bir tanesi. Takımların oyuncu izleme komiteleri, menajerler, temsilciler için bu turnuvalar bir nimet olarak değerlendirilebilir. Örnekleri yok değil, birçok oyuncu bu turnuvalardan keşfedilerek bir yerlere geldi. Halihazırda Trabzon Erdoğdu Lisesi örneği var, ki bu örnek birçok okulu, öğretmeni ve öğrencileri önemli bir şekilde motive ediyor. Türkiye Şampiyonası'na ya da Avrupa'ya açılmak öğrenciler için muazzam bir tecrübe olabilir fakat bu çocukların takibi de yapılmalı. Mesela turnuva iyi bir şekilde reklam edilmeli, kulüp temsilcilerinin turnuvalara katılımı sağlanmalı. Federasyon ile işbirliği zaten yapılıyor ancak radikal ölçüde çalışmalar yapıp parlamaya müsait gençlerin biranda sönmesine engel olunması lazım. Hakikatten çok yetenekli çocuklar var. Neden oyuncu yetişmiyor klişesinin cevabı aslında okul yollarından geçiyor. Kadrajı biraz daha buralara odaklarsak güzel sonuçlar elde edeceğiz şüphesiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder